Sizi odanızda bir keşfe davet ediyorum, belki ufak bir yolculuk da olabilir. Bu konuda bize rehber olacak kitap ise Xavier de Maistre isimli sanatçının bir dönemini yansıtan Odamda Yolculuk isimli eseri. Kitabın konusu çok basit fakat zamanının büyük çoğunluğunu bir odada geçiren kişilerde güzel bir etki bırakacak (en azından bende bıraktı) bir kitap.

Yazarımız Xavier de Maistre, askerlik zamanında yaptığı düello nedeniyle kırk iki gün Torino Kalesi’nde bir odaya hapsediliyor ve yazar bu kırk iki günlük süreyi Odamda Yolculuk kitabında anlatmaya başlıyor. Maistre, yazdığı bu eser ile klasik edebiyat tarihine başarılı bir şekilde adını yazdırıyor ve tutsaklığın aslında bir takım özgürlük olduğunu biz okuyuculara anlatmaya çalışıyor.

Beni odama, dünyanın tüm nimetlerini ve zenginliklerini içeren o nefis memlekete cezalandırmak için mi sürmüşlerdi? Bir ambarda fare olmaktansa sürgün olmak yeğdir.

Klasik kitaplarla kafayı bozmuş olduğum şu sıralar galiba okuduğum en ilginç kitap bu olabilir. Yazar yattığı yatağın renginin pozitif bir enerji verdiğinden bahsederken aynı zamanda yataktan bahsettiği bölümü depresif, olumsuz bir paragrafla bitiyor ve her bölümün sonunda bunu yapacağını itiraf ediyor.

Bir yatakta doğar bir yatakta ölürüz. İnsan soyunun ilginç dramları, gülünç komedileri ve korkunç trajedileri oynadığı gerçek sahnedir burası.

Kitap dediğim gibi okuduğum en ilginç klasiklerden bir tanesi oldu. Kitabı bitirdikten sonra 12cm yüksekliğindeki bardağa vuran güneş ışığına bile farklı bakabiliyorsunuz. Kitabın her bölümünde Maistre, ona verdikleri odada yer alan her eşyayı konuşturuyor, hikayeleştiriyor, bizim betimlememiz için ısrar ediyor.

Kitabın sonunu odasındaki yolculuğu tamamlayamadığı için yazar biraz kızgın getiriyor. Cezası bittiği için özgürlüğe değil toplum ve toplum kurallarına karışacağını, bunun asıl özgürlük olmadığı belirtiyor.

Odamda Yolculuk kitabının son paragraflarından bir alıntı.
Odamda Yolculuk kitabının son paragraflarından bir alıntı.

Kitap sonundaki ek bölüm hariç toplamda 42 bölümden oluşuyor, sanırım kırk iki günlük bir hapis süresi olduğu için. Fakat bu gözünüzü korkutmasın toplamda ise 116 sayfa, normal bir kitap okuyucusunun bir saat gibi sürede bitirebileceği türden.

Eğlenceli bir kitap değil, sıkıcı bir kitap hiç değil. Gidip almanızı ya da bir yerlerden edinip okumanızı tavsiye ederim.

Peki siz kitabı beğendiğiniz mi? Odanızda yolculuk yapma fikrini nasıl buldunuz?
Peki siz kitabı beğendiğiniz mi? Odanızda yolculuk yapma fikrini nasıl buldunuz?

3 Comments

  1. İyiydi valla Oktay, yalnızlık artık bazılarının tercihi, bazılarının da mecburen itildikleri bir süreç.Yazar demek ki yalnızlığa bir çok manalar yüklemiş.O kadar çok okumam gereken kitap var ki merakıma göre, belki bunu da dahil ederim.Sağol.

    • Oktay

      Beğendiğine sevindim Ece abla, yorumun için teşekkür ederim.

  2. Genis bir hayalgücü varmis:) saka bir yana yazi yazan insanlar bazen kapali bir yerde bile dünyalari görebilirler .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.