Eğer hala blog okuyan, bu tarz içerikleri Youtube, Tiktok, Reels harici platformlardan da takip eden varsa selam olsun herkese, uzun zamandır kitap okuyup bunun da yorumunu, kitap içerisinden paylaşımlarını yapmıyordum. Bu yazıda sizlere Matt Haig’in bolca “keşke” ve bir parça “yaşama isteği” ile yoğrulmuş romanı Gece Yarısı Kütüphanesi’nden bahsedeceğim. Kitabı okudum, bitirdim ve uzun zamandır yapmadığım bir işi şimdi yapıp kitabı bloguma dökmek istedim. Biraz spoiler bırakmış olabilirim, şimdiden affola. Gece Yarısı Kütüphanesi kitap yorumu sonunda sizlerin de görüşünüzü merak ediyor olacağım.
kitap
Martı Jonathan Livingston – Richard Bach
Eğer hatırı sayılır bir kitap okuma geçmişiniz varsa illaki o geçmişte de sizde iz bırakan bir kitap olmuştur diye düşünüyorum. Bugüne kadar keyifli okuduğum en güzel kitap açık ara farkla kesinlikle Otostopçunun Galaksi Rehberi oldu fakat sizleri hayatımda iz bırakan Martı Jonathan Livingston ile tanıştırmak isterim. Martı Jonathan Livingston, bence okumanız gereken önemli eserlerden bir … Devamını oku
Uykusuzluk – Henry Miller
Yazıya nasıl başlasam bilemedim, bir şeyler yazmayı unutmuşum; kitap okumayı da neredeyse öyle. Evde artık beş koli ekstra kitap olduğu için gözüme kestirdiğim en ince kitabı aldım okumak için. Neden 5 koli ekstra kitap var sonrasında belki detayları sizlerle de paylaşmak istersem yazarım başka yazılarda. Elime aldığım ve gözüme kestirdiğim ilk kitap Henry Miller tarafından … Devamını oku
Değişim – Mo Yan
Üstüme tren düşmeden veya karşıdan karşıya geçerken tarafıma uçak çarpmadan geldim, yine aranızdayım. Bu sefer ne getirdin bizlere diye soracak olursanız, içinizden “aman bu da kendini kitap yorumlayınca entel zannediyor” diyebilirsiniz ve hatta dediniz bunu ama umurumda değil. Geçtiğimiz benzer yazılarda sizlere artık çok fazla kitap okuyamadığımdan ve bunun için kendimi daha çıtır çerez (yani … Devamını oku