Stefan Zweig - Satranç

Stefan Zweig – Satranç

Satranç, tanıştığımdan beri beceremediğim oyunlardan bir tanesi. Bu beceriksizliğin sebebi ise sanırım oyuna çok kafa patlatamamam olabilir. Gel gelelim bu yazının konusu oyun değil kitap. Blog Sözlük’te bir kitap okuma etkinliği var ve ikinci kitap olarak Stefan Zweig tarafından kaleme alının Satranç isimli eseri seçildi. Benim de kitaplığımda durup okumadığım kitaplardan bir tanesiydi ve etkinliğe katılmak için iyi bir sebep oldu.

İlk olarak şunu söylemeliyim ki daha önce Stefan Zweig okumadığım için kendimi hayıfladım. Kitap oldukça kısa ve akıcı. Toplamı 80 sayfadan oluşan bu eser hakkında bir de 80 sayfa değerlendirme ve üzerine düşünceler yazılabilir elbet. Ben kendi düşüncelerime yer vereceğim ama ilk önce kitabı tanıyalım.

Çocukluğun Sonu – Arthur C. Clarke

Çocukluğun Sonu – Arthur C. Clarke

Gün geçmiyor ki bilimkurgu klasikleri serisinden bir kitabı okuyup bitirmeyeyim. Sizi daha önce uyarmıştım, sanırım İthaki Yayınları bu bilimkurgu klasikleri işine son verene kadar ben okumaya devam edeceğim. Çok farklı bir ütopya ile karşılaşmaya hazır mısınız? Çocukluğun Sonu gerçek bir bilimkurgu klasiği olarak ve kendine hayranlık uyandırarak karşımıza çıkıyor.

Kitaba geçmeden önce sizlere tek cümlelik yazarımız Arthur C. Clarke tanıtımı yapmak istiyorum. Arthur isimli tonton dedemiz dünyanın kabul ettiği en büyük bilimkurgu ustalarından bir tanesi. Bu bilgiyi buraya park edelim ve Çocukluğun Sonu kitap yorumu icra etme kısmına geçelim.

Cesur Yeni Dünya – Aldous Huxley

Cesur Yeni Dünya – Aldous Huxley

Bilimkurgu kitaplarına sardığım şu boş vakitlerde İthaki Yayınları’nın Bilimkurgu Klasikleri serisinden bir kitap daha bitirdim. Kitabımızın adı Cesur Yeni Dünya, yazarı ise Aldous Huxley. Kitap 1932 yılında yazılmasına rağmen şuan yer aldığımız yakın geleceğe ışık tutan bir distopya kurgusu. Kitabın yazıldığı yıllarda belki gerçekten yazarlar ve okurlar bunu ütopya diye nitelendirilmiş ve yazılacak şeylerin 21. yüzyıl sonrasında gerçekleşmesine imkan vermemiş olabilirler. O zaman kitabı okuyanlar ‘vay be ne hayal gücü’ derken ben kitabı okuduğumda ‘taş çatlasa bunların gerçekleşmesi yüzyıl sürmez’ dedim.

Yıkıma Giden Adam

Yıkıma Giden Adam – Alfred Bester

Size polisiye ve bilim kurgunun başarılı bir şekilde birleştiği Yıkıma Giden Adam kitabını tanıtmak istiyorum. Bilirsiniz, 8. Kadıköy Kitap Günleri yazımda bir alışveriş yaptığımı ve bu kitabından alışverişimin içinde olduğunu söylemiştim. Kitabı gerçekten çok beğendim! İthaki Yayınları boş bir bilim kurgu kitabı yayınlamıyor, ben bu konuda onlara güveniyorum. Neyse biraz kitaptan bahsedelim.

Yıkıma Giden Adam, Alfred Bester tarafından yazıldıktan sonra ilk önce bir dergide yayımlanıyor. Sonra hikayeye ilgi artınca 1952 yılında ilk kez roman haline getiriyor. Şuan ise dünyanın dört bir yanında bilim kurgu klasikleri listesinde satılıyor. Konusu ayrı ilgi çekici, işleyiş sürükleyici geçiyor. Bu yüzden kitabı bitirmem -genellikle sadece gece kitap okumayı tercih ettiğim için- 2 günümü aldı.

8. Kadıköy Kitap Günleri

8. Kadıköy Kitap Günlerine Gittim

Bugün ufak bir Kadıköy turu attıktan sonra tarihi Haydarpaşa Gar’ında düzenlenen Sekizinci Kadıköy Kitap Günleri etkinliğine gittim. Kitap fuarlarını ve bu tür şeyleri sevdiğim pek söylenmez ama sevdiğim kitaplar var elbet. Beni bu etkinliğe çeken etken mekân Haydarpaşa Garı olarak seçilmesi oldu. Güzel vakit geçirdim biraz da kitap alışverişi yaptım (altı üstü 3 kitap aldım).

İlk önce her ne kadar okumayacaklarını bilsem de buradan Kadıköy Belediyesini tebrik ediyorum. Tüyap gibi devasa büyüklükte gerçekleşen kitap fuarlarından daha güzel, daha havalar bir kitap günleri düzenlenmiş. En azından insanlar kıç kıça, omuz omuza yayınevi standlarını gezmiyor, alan gerçekten güzel değerlendirilmiş. Yorulduysanız veya satın aldığınız kitaba daha detaylarıyla göz atmak istiyorsanız vagonlar da insanların dinlenmesi için açılmış.