Tembellik Hakkı – Paul Lafargue

Tembellik Hakkı – Paul Lafargue

Biz insanoğlu sanırım tembelliğe alışık bir ırkız yada tembelliği bir kez yaşamak istiyor olabiliriz de. Hangimiz tembellik yapmak istemez ki? İşten bir saatliğine fazla kaytarmak, daha az ders çalışarak daha fazla not ortalamalarına sahip olmak, ‘ya hacı ne diyorsun sen?’ diyerek bu yazıyı atlayarak okumak hepimizin yapabileceği basit tembellikler arasında. Fakat Paul Lafargue, yazdığı Tembellik Hakkı kitabı içerisinde bize asıl Aylaklık tanrısına inanması gereken kişilerin burjuva sınıfı değil işçi sınıfı olduğunu anlatmakta. Lafargue, yazdığı bu manifesto niteliğindeki kitapta bizlere zamanı kullanma özgürlüğünün temel bir özgürlük biçimi olduğu hatırlatıyor. Benim bir oturuşta bitirdiğim bu Tembellik Hakkı kitabının içine bir dalalım…

Sen Ölürsün Ben Yaşarım - Celil Oker

Okudum: Sen Ölürsün Ben Yaşarım

Uzun zamandır kitap okumak için fırsat bulamıyordum. Fırsattan öte bir şey olabilir belki okumamak için bahanelerim vardı. Geçen günler raf, kitaplık temizliği yaparken kendi kendine ‘ulan alıp okumamışım ben bunları’ dedim kitaplara bakıp. Yani sizin anlayacağınız kitaplıktaki okumadığım, yarıda bıraktığım kitapları birer birer okumaya başladım bu aralar boş vaktim bolken. İlk tercih ettiğim kitap ise Celil Oker tarafından yazılan Sen...
Düşünce Çetesi Kitap Kapağı

Düşünce Çetesi – Tibor Fischer

Merhabalar, uzun zamandır bir şeyler yazmadığımın farkındayım fakat insanın açlık hissiyatını gidermesi, alkol ve sigara ihtiyacını, barınma ihtiyaçlarını karşılaması için biraz para kazanması gerek. Fakat rahat olun, çayınızı demleyin çünkü meraklısına Düşünce Çetesi kitabı yorumu hazırladım. Kitap genel olarak bir filozofun yanına aldığı psikopat ile gerçekleştirdiği bir banka soygununu anlatan bir tür roman. Felsefe seviyorsanız sıkılmayacağınız, benim gibi az ucundan meraklısıysanız ‘galiba sıkıldım ben lan’ diyebilirsiniz kitabı okurken, nedenini anlatırım yazının devamında. Kelimeleri fazla uzatmadan gelelim Düşünce Çetesi kitabı benim gözümden nasıldı bir ona bakalım.

Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik

Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik

Merhabalar, ikinci kitap yorumu ile geldim ve Boş Koltuk kitabındaki gibi giriş cümlesini nasıl yazsam bilemedim. Bu konuda ‘gerçek anlamda’ kitap blogculuğu yapan arkadaşları tebrik ediyorum. Kitabımızın adı oldukça uzun, ben yazarken yoruldum; Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik. Bu kitabın yazarı ise Karen Joy Fowler isimli ablamız, henüz yaşıtlarındaki yazarlara göre psikolojisini bozmamış birisi. Karen Joy Fowler hakkında araştırma yaptığımda birçok başarılı kitaba sahip olduğunu gördüm fakat Türkiye’de sadece iki tanesi Türkçe çevirisi ile bulunmakta, bu iki kitaptan bir tanesi Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik.

Boş Koltuk Kitap

Boş Koltuk (J.K. Rowling)

Merhaba dostlar, ilk defa kitap yorumlayacağım için giriş cümlesini nasıl yapsam bilemedim. Boş Koltuk isimli kitabı bana bir arkadaşım kendisi okuyamadığı için verdi, kitabı okuyup ona anlatacaktım. Yorumunu okumak size kısmet oldu. Kitabın yazarını hemen hemen hepimiz tanıyoruz, J.K. Rowling. Harry Potter serisinin psikolojisi bozuk yazarı olan ablamız. Fakat ablamız “hep çoluk çocuk vingardium leviosa deyip sağa sola halı, kilim, paspas kenarı mı uçuracak lan?” deyip şehir hayatını anlatan bir kitap yazmaya karar vermiş. O yüzden şimdiden söyleyeyim kitapta maalesef Harry Potter kitaplarından aldığım keyfi alamadım.  İşte sizlere benim gözümden Boş Koltuk kitap yorumu