Biz insanoğlu sanırım tembelliğe alışık bir ırkız yada tembelliği bir kez yaşamak istiyor olabiliriz de. Hangimiz tembellik yapmak istemez ki? İşten bir saatliğine fazla kaytarmak, daha az ders çalışarak daha fazla not ortalamalarına sahip olmak, ‘ya hacı ne diyorsun sen?’ diyerek bu yazıyı atlayarak okumak hepimizin yapabileceği basit tembellikler arasında. Fakat Paul Lafargue, yazdığı Tembellik Hakkı kitabı içerisinde bize asıl Aylaklık tanrısına inanması gereken kişilerin burjuva sınıfı değil işçi sınıfı olduğunu anlatmakta. Lafargue, yazdığı bu manifesto niteliğindeki kitapta bizlere zamanı kullanma özgürlüğünün temel bir özgürlük biçimi olduğu hatırlatıyor. Benim bir oturuşta bitirdiğim bu Tembellik Hakkı kitabının içine bir dalalım…

Kitabın yazarı Karl Marx’ın kızı ile evli ve yazarın dünya görüşünü komünizm olarak bilinmekte. Bizim komünist Lafargue, bu kitapta kayın pederinin bile tezlerini yıkıyor ve aslında burjuvalar komünistlerinde günde 13 saat çalışan 9-10 yaşındaki çocukları korumadığını bizlere gösteriyor. Kitapta tembellik hakkından bahsedilirken aslında vurgulanmak istenen konuda işçilerin dinlenme hakları. Kitap içerisinde kapitalist düzen, burjuva sınıflar çok yakışır bir şekilde eziliyor ve yanlışları gün yüzüne çıkartılıyor.

Tembellik Hakkı, Paul Lafargue tarafından yazılırken dönem içerisinde de işçi hakları yeniliyor ve ucu neredeyse köleliğe dayanan çalışma sistemlerinden bahsediliyor. Yukarıda sizlere dediğim gibi 10 yaşındaki çocukların 13 saat çalıştığını anlatan bir kitap. Sadece çocuklar da değil hamile kadınların, yeni doğum yapmış kadınların da o dönemde ağır şartlar altında çalıştığından bahsediliyor. Daha kötü bir gerçeği de yazar önümüze sürüyor, kadınlar gündelik işlerden bahsedilen ağır işlere geçişi eşlerinin zoruyla gerçekleştiriyorlar.

Taban tepip duran, hep yemek yapan, hep şarkı söyleyen, yaşam tohumları ekip neşe saçan, sağlıklı ve gürbüz çocukları hiç zahmetsiz doğuran o ehli keyif kadınlar nerede?.. Bugün kolu kanadı kırık cılız çiçekler olan, soluk renkli, kansız cansız, midesi sakat fabrika kadınları ve kızları var!..

İnsanların çalışma saatleri kısaltılmış fakat tembellik haklarına sahip oldukları haftada iki günlük sürede buna göre ortadan kaldırılmış. Kitap başta dediğim gibi komünist düşünce manifestosu aslında ve zamanla bu manifesto çalışanlara resmi bir tembellik hakkı olarak sunulmuş. İş saatleri kısaltılmış ve Aylaklık tanrısına tapmak için çalışanlara haftada iki gün verilmiş.

Kitap benim beğendiğim, bir dönemin insanlık dışı çalışma şartlarına ışık tutan bir bilgi kaynağı oldu diyebilirim. Dini, dünya görüşü, politik duruşu ne olursa olsun herkesin bu kitabı okumasını isterim. Zaten kitap 66 sayfa, bir oturuşta okunabilecek bir kitap.

Çalışmanın, insan katleden, sapkın ve kör tutkusu, özgürleştirici makineyi özgür insanları köleleştiren bir aygıta dönüştürüyor: Üretkenlik yoksullaştırıyor insanları.

Kedinin Tembellik Hakkı
Peki sizce Tembellik Hakkı bu kedinin yaptığı mıdır ? 🙂

2 Comments

  1. Kitabı çok beğendim. “Çalışmak için mi yaşamak, yaşamak için mi çalışmak” lafını hatırlattı. Yeni dünyada hepimizin yaşadıklarıyla örtüşüyor ne yazık ki. ..

  2. İlgimi çekti. Hayvan Çiftliğinde yapılan vurgular bu kitapta da farklı şekilde mevcut sanırım. Orwell biraz daha alegorik olarak nitelendirilebilecek bir anlatım kullanıyordu. Son alıntıdaki “Üretkenlik yoksullaştırıyor insanı” kısmı da çok vurucu ve yaratılan sistemin geldiği noktayı özetliyor aslında. Listeme ekledim kitabı, bir sonraki alışverişimde araya sıkıştıracağım, dediğin gibi bir solukta okunabilecek bir kitap gibi duruyor. Teşekkürler. 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.