Gece Yarısı Kütüphanesi – Matt Haig

Eğer hala blog okuyan, bu tarz içerikleri Youtube, Tiktok, Reels harici platformlardan da takip eden varsa selam olsun herkese, uzun zamandır kitap okuyup bunun da yorumunu, kitap içerisinden paylaşımlarını yapmıyordum. Bu yazıda sizlere Matt Haig’in bolca “keşke” ve bir parça “yaşama isteği” ile yoğrulmuş romanı Gece Yarısı Kütüphanesi’nden bahsedeceğim. Kitabı okudum, bitirdim ve uzun zamandır yapmadığım bir işi şimdi yapıp kitabı bloguma dökmek istedim. Biraz spoiler bırakmış olabilirim, şimdiden affola. Gece Yarısı Kütüphanesi kitap yorumu sonunda sizlerin de görüşünüzü merak ediyor olacağım.


📚 Gece Yarısı Kütüphanesi Kitap Yorumu:

Gece Yarısı Kütüphanesi, depresyonun sınırında gezen Nora Seed’in (kitabın ana karakteri) tam da intihar ettiği anda kendini sonsuz bir kitaplıkta bulmasıyla başlıyor. Bu kütüphanede her kitap, onun yaşayabileceği ama öte yanda da yaşayamayacağı bir alternatifi temsil ediyor. Yüzücü Nora, müzisyen Nora, mutlu evli Nora… Liste uzayıp gidiyor.

Kitap kısa, sade ve akıcı. Eğer son zamanlarda okuyacak ama vakit almayacak tarzda bir roman arıyorsanız, doğru yerdesiniz. Fakat beklentiniz ağır edebi cümleler ve çok katmanlı karakter gelişimleri ise, bu kitap size biraz hafif gelecektir.

Matt Haig’in kaleminden çıkan bu roman son zamanlarda epey popüler oldu. İtiraf ediyorum, ben de biraz geç kaldım bu kervana katılmakta ama sonuç? Memnun muyum? Kısmen. Haydi gelin kitabı biraz daha evirip çevirelim.

Kitabı okurken beni en çok vuran kısım, ana karakterin yeniden yaşama karar verdiği anlardı.
Kütüphanede gördüğü bunca alternatif hayat arasında kusursuz bir hayat yoktu. Eh, benimle hem fikir olmanızı isterim ki çaresiz kaldığınız anlarda intihar etmek en ahmakça seçenek. Nora’nın karar anı bana şunu düşündürdü: Acaba ben de aynı şeyi yaşasaydım, yaşama geri dönmeyi seçer miydim?


🧠 Kitabın Düşündürdükleri

Kitabı okurken kendimi ana karakterin yerine koyduğum anlar oldu. Hayatımın onunkiyle birebir örtüştüğünü söyleyemem, hatta hiç söyleyemem. Kitapla birebir özdeşleşmedim.
Ama şunu fark ettim; eğer Nora gibi ben de diğer olasılıkları görebilseydim… intiharı hala aptalca bir fikir olarak mı görürdüm, yoksa makul bir kaçış mı sanırdım? Cevap hala net, intihar en ahmakça seçenek.

“En çok pişman olduğun şeyler, çoğu zaman yapmadığın şeylerdir.”


⚖️ Artıları ve Eksileri

Olumlu Yönler:
✔️ Sade ve akıcı bir dil,
✔️ Alternatif hayat fikriyle merak uyandıran kurgu,
✔️ Zihni yormadan düşündüren bir hikaye,

Olumsuz Yönler:
❌ Bazı duygusal dönüşümler fazla yüzeysel işlenmiş,
❌ Karakter gelişimi zaman zaman hızlı geçişlerle yapılmış,
❌ Kitapta edebi derinlik arayanlar için hafif kalabilir.


Hangimiz “ya o gün şuraya gitseydim, hayatım bambaşka olurdu” demedik ki?
Kitapta her keşke bir hayat senaryosuna dönüşüyor.
Ama mesele şu:
“Gerçekten başka bir hayat mı istiyoruz, yoksa bulunduğumuz hayattan kaçmak mı derdimiz?”

Yazarımız Matt Haig bu soruyu öyle bir yerleştiriyor ki içimize, kitap bittikten sonra bile düşünmeden edemiyorsun.


Eğer hayatın anlamı üzerine azıcık durup düşünmek istiyorsanız ve keşke kelimesi size tanıdık geliyorsa, Gece Yarısı Kütüphanesi sizi yakalayacaktır. Kısa ama etkili bir okuma. Ve belki de bazen ihtiyacımız olan tam da budur. Kimi anlarda çok sevdim, kimi anlarda yüzeysel geldi ama neticede beni düşündürmeyi başardı. Ve bu, bir kitap için hiç de küçük bir başarı değil.

Umuyorum ki bir sonraki kitap yorumu yazımda görüşürüz, görüşlerinizi mutlaka bekliyor olacağım.

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Paylaş
Bağlantıyı kopyala