Martı Jonathan Livingston

Martı Jonathan Livingston – Richard Bach

Eğer hatırı sayılır bir kitap okuma geçmişiniz varsa illaki o geçmişte de sizde iz bırakan bir kitap olmuştur diye düşünüyorum. Bugüne kadar keyifli okuduğum en güzel kitap açık ara farkla kesinlikle Otostopçunun Galaksi Rehberi oldu fakat sizleri hayatımda iz bırakan Martı Jonathan Livingston ile tanıştırmak isterim. Martı Jonathan Livingston, bence okumanız gereken önemli eserlerden bir tanesi. Bugüne kadar hakkında neden...
Uykusuzluk (insomnia) - Henry Miller

Uykusuzluk – Henry Miller

Yazıya nasıl başlasam bilemedim, bir şeyler yazmayı unutmuşum; kitap okumayı da neredeyse öyle. Evde artık beş koli ekstra kitap olduğu için gözüme kestirdiğim en ince kitabı aldım okumak için. Neden 5 koli ekstra kitap var sonrasında belki detayları sizlerle de paylaşmak istersem yazarım başka yazılarda. Elime aldığım ve gözüme kestirdiğim ilk kitap Henry Miller tarafından yazılan Uykusuzluk (insomnia) isimli eser...
Değişim - Mo Yan

Değişim – Mo Yan

Üstüme tren düşmeden veya karşıdan karşıya geçerken tarafıma uçak çarpmadan geldim, yine aranızdayım. Bu sefer ne getirdin bizlere diye soracak olursanız, içinizden “aman bu da kendini kitap yorumlayınca entel zannediyor” diyebilirsiniz ve hatta dediniz bunu ama umurumda değil. Geçtiğimiz benzer yazılarda sizlere artık çok fazla kitap okuyamadığımdan ve bunun için kendimi daha çıtır çerez (yani sayfa olarak az, fiziksel olarak...
Doppler - Erlend Loe

Doppler – Erlend Loe

Ben her zaman kendi kendime şikayet eden bir tip olmuşumdur, mesela bunlardan bir tanesi de yapacağım dediğim şeyleri uzun bir süre daha yapmamak gibi. Mesela ne mi? Yeri geldi örnek vereyim; kitap okumak. Neredeyse uzun süre boyunca elime birçok kitap aldım ama hiçbirini okumadan es geçtim, kitaplığıma kaldırdım. Uzun bir süre sonra kitap okuma fırsatını Doppler ile buldum. Bildiğimiz Dünyanın...
Gulyabani - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Gulyabani – Hüseyin Rahmi Gürpınar

Her yeni yazıda olduğu gibi bu yazının da başlangıç cümlesini yazmak için çok düşündüm. Bir okuyucuyu tavlayan ilk şey -bence- yazıların ilk giriş cümlesidir. Size ‘blog yazmaya vaktim kalmıyor (bıdı bıdı bıdı)’ demek isterdim ama bunu zaten ezberlediniz. Geçen gece ellerimde bir kitap daha erittim. Melisa Kesmez kitapları hakkında yazdığım yazıda artık okuma ritmimde eskiyi yakalamak için daha ince kitaplar okuyacağımdan bahsetmiştim. Bu kitaplardan ikincisi Hüseyin Rahmi Gürpınar tarafından kaleme alınmış, en güzel hikayelerden bir tanesi oldu; Gulyabani. Çoğunuz bu kitaba aşinasınız elbette. Sizlere ilkokulda, lisede filan hep böyle kitaplar okutuldu ama ben okuma şerefini daha yeni elde ettim.