Klavye Terapisi #2

Klavye Terapisi

Blog yazmaya başladığım zaman devamını getiremememin verdiği başarısızlığı çoğu zaman kuramadığım giriş cümlelerine borçluyum. Böylelikle yazmaya ne zaman niyet etsem bütün olay başlamadan bitmiş oluyor. Bu yüzden geçmiş yazılarımı tekrar tekrar okuduğumda (bunu yapmayı çok seviyorum) bu yazıların girişi hoşuma gidiyorsa kendime başarılı gözüyle bakıyorum, kişisel bir ego tatmini diyebilirsiniz.  Şimdi benim küçük tatlı egolarımı … Devamını oku

Klavye Terapisi #1

Klavye Terapisi

Bilen bilir, okuyan okumuştur. Bir aralar yazdığım Kendime Çaylar adından bir içeriğe sahiptim, belki bu blogun okunması sayısını arttıran ve en çok okunan yazılarından oluşan bir seriydi. Bunu yazmadan önce baktığımda bu yazıyı en son Ocak 2019’da yazmış olmanın verdiği gururla adete yerle bir oldum. Klavye Terapisi oyuna girerken saha dışına çıkan oyuncu Kendime Çaylar … Devamını oku

Kendime Çaylar #5: Şekersiz ve Acı

Kendime Çaylar 5

Parmaklarımın arasında yarım saattir yakılmamış bir sigara, yeni doğmuş bir bebek gibi tertemiz Word sayfası, sabah gitmem gereken bir iş, masada soğumuş şekersiz ve acı bir çay beni bekliyor hayatımda hiçbir şey değiştirmeyen son gününde; ama ben bu çayı içerim arkadaş! Kendime Çaylar serisi yazmak isteyip de belli bir başlık veremediğim konuların günahkarı oldu hep, … Devamını oku

Kendime Çaylar #4: Köşe Koltuğu Kadar Mutluluk

Muhtemelen okuyup, yorumunu buraya yazmadığım fakat okuduğumda bunun neresi bilim kurgu kitabı dediğim Kıyamete Bir Milyar Yıl kitabında şöyle bir cümle yer alır; “Aynı korkunç hikayeyi ikinci defa anlattığınızda, onun gülünç taraflarını da görmeye başlarsınız.”. Size korkunç bir hikaye anlatacak değilim merak etmeyin, gel gelelim aylarca yazmayıp sonra yırtık dondan çıkar gibi fırlayan bu insan … Devamını oku