Merhaba dostlar, ilk defa kitap yorumlayacağım için giriş cümlesini nasıl yapsam bilemedim. Boş Koltuk isimli kitabı bana bir arkadaşım kendisi okuyamadığı için verdi, kitabı okuyup ona anlatacaktım. Yorumunu okumak size kısmet oldu. Kitabın yazarını hemen hemen hepimiz tanıyoruz, J.K. Rowling. Harry Potter serisinin psikolojisi bozuk yazarı olan ablamız. Fakat ablamız “hep çoluk çocuk vingardium leviosa deyip sağa sola halı, kilim, paspas kenarı mı uçuracak lan?” deyip şehir hayatını anlatan bir kitap yazmaya karar vermiş. O yüzden şimdiden söyleyeyim kitapta maalesef Harry Potter kitaplarından aldığım keyfi alamadım.  İşte sizlere benim gözümden Boş Koltuk kitap yorumu Baştan söyleyeyim kitap eksiksiz fazlasız tam 591 sayfadan oluşmakta, hadi diyelim ilk 10 sayfası yayın bilgileri (ciddiyim), kaldı sana 581 sayfa ve kitabın ilk 200 küsur sayfasını okurken ‘şuraya koyayım da bir ara okurum’ diyebilirsiniz. Kitap o kadar sıkıntılı ama sonradan çok güzel açılıyor. Uyuşturucu, cinsellik, aşk, entrika; hepinizin bu konuları sevdiğini biliyorum.

Kitabın arka kapağında öyle ahım şahım bilgiler, New York Times yazarının kitap hakkındaki düşüncesi filan yok. Betimlemenizi kolaylaştırmak için kitapta anlatılan şehrin bir silüeti bulunmakta ve koskoca ‘küçük bir kasaba hakkında büyük bir roman’ yazmakta. Ama benim okuduğum kadarıyla burada anlatılan kasaba (adı Pagford) Gaziosmanpaşa’dan büyük, okuyan kimse inkar etmesin (ve Gaziosmanpaşa bir kasaba değil).

Boş Koltuk Kitabı Birinci Bölüm Girişi
Boş Koltuk kitabı birinci bölüm girişi. Her bölümün başında bir kasabanın yasalarından birazcık bahsediliyor ama kurallar bölümle kesinlikle alakasız.

Her neyse, kitabın içeriğine gelelim artık. Bir adam var, adı Barry Fairbrother. Adam evli çocukları filan var yanlış hatırlamıyorsam iki tane. Adam kitabın en başında ölüyor ama kitap adamın üzerinden işliyor. Hal böyle olunca koskoca 591 sayfada da bu adamın gıybetini yapmak olmaz, şükür ki bizim kültürümüzde ölünün arkasından gıybet yapmak büyük günah da böyle kitaplar çıkmıyor. Barry isimli bu İngiliz vatandaşı ayrıca kasabanın belediye meclis üyesi. Siz şimdi kitabın ismini de bir düşünün ve konuyu anlayın. Bingo! Tabii ki kitap bu adam öldükten sonra o koltuğu kim alacak onu anlatıyor.

[mks_highlight color=”#ff3838″]SPOİLER VERİYORUM! Koltuk kimseye yar olmuyor.[/mks_highlight]

Kitap entrikalar ve dedikodular ile dolu dediğim gibi. Bu ölen adamın hayaleti filan çıkıyor, internete yazılar yazıyor millet hakkında, ayrılıklara neden oluyor. Kitabın ilk 400 sayfasında bu koltuk meselesi kapanıyor ve biz gençlerin ders almamız gereken kısımları başlıyor. Gerçekten kitabın dördüncü bölümünden sonraki yaşananları çok sevdim ben ama öncesi tırt. Dördüncü bölümde daha önce sorumluluk sahibi almayan kız artık sorumluluk sahibi oluyor ve hayatından ders almaya başlıyor. Fakat ‘keşke doğru planlar yapsaymış’ dedirtiyor.

Kitap ölümle başlıyor ölümle başlıyor, ben de Sultan Süleyman’a bile kalmamış bu dünya ey İngiliz halkı diyorum. Daha fazla yazarsam kitabı alıp okumak isteyenlerin hevesini baltalamış olabilirim o yüzden kitaptan bahsetmeyi yavaş yavaş bitiyorum.

Boş Koltuk Kitap

Boş Koltuk kitabından ne anladım ?

Etrafınızda kötü, gereksiz biri olarak tanınıyorsanız hatalarınızdan dolayı yüksek doz uyuşturucu alıp kendinizi öldürmeyin, aksi taktirde yine insanlar size kötü biri diyecektir. İki üç sevap puanı kapmadan ölmeyin. Sağda solda da öyle özel hayatınızdan bahsetmeyin, yemin ediyorum birinin kulağına gider iki gün sonra herkese açık facebook sayfalarında ‘a kişisi b kişisi ile birlikte kocasından habersiz ilişkiye giriyor’ diye haberleriniz çıkabilir.

Boş Koltuk kitabı neden bu kadar okunması zor (bence) ?

Tabii ki sayfanın bolluğundan değil, düzenli bir olay örgüsü asla kitapta olmadı. Heyecan kesinlikle sıfır. Çok fazla karakter var çok, sayfa başına bir karakter düşüyor. Kimin kim olduğu belli değil, bir de lakap koymuşsunuz bu karakterlere.

Hadi 248. sayfadaki sekizinci cümleyi yazalım (bu da gereksizlik işte).

Mükemmel bir kızdı, mükemmeldi, tam Howard’ın hayallerindeki gibiydi.

(Howard kitabın en yakışıklı, en sapık, en aşık ergeni.)

Kitapta bir de bahsedilen müzikler var, onlardan bir tanesi “Green Green Grass Of Home”:

3 Comments

  1. Kitap okumaya bayılırım. Ancak son zamanlarda aslında iki yıldır sadece bir kitap okuma fırsatım oldu. İşten güçten fırsat olmuyor. Büyümek o yüzden kötü ya; sadece iş 🙂

  2. Ece Evren

    Ben kitap özetleri okumayı çok severim.Neden derseniz.Vertigo hastalığım var günde ancak bir saat iznim var okumaya ve yetersiz oluyor.Özeti birazdan yeniden okuyacağım.Ama ”Grenn green grass of home”ne güzel bir parçadır o ve diğerleri.Altmışsekiz kuşağı olanlar bilirler ..Teşekkürler kardeşim.Sevgi ve saygılarımla..Ece ablanız.

  3. HP serisini okumayan, filmleri izlemeyen çok az kişiden biri olarak Boş Koltuk çıktığında en azından bu kitabını okuyayım şu yazarın dedim, beklentisiz başlamama rağmen okurken beynim acı çekti diyebilirim. 150-200 sayfa anca okumuşumdur belki daha az bilemiyorum fakat kesinlikle sıkıcı, çok fazla karakterli, dümdüz bir çizgide devam eden temposuz heyecansız sonraki sayfayı dahi merak ettirmeyen bir kitaptı benim için.. Yarım bıraktığım nadir kitaplardan biridir kendisi. Kitapçılarda dahi es kaza biri eline alacak olsa okumayın onu diye müdahale etmemek için zor tutuyorum kendimi 🙂

    Sonuna kadar okuduğun için tebrik ediyorum 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.