İlk cümlesini yazamadığım, yazıp yazıp tekrar geri sildiğim yazılarımı çok beğeniyorum nedense. Fark ettiyseniz bu yazı da o tür yazılardan sadece bir tanesini oluşturmakta ama konumuz basit. Geçen günlerden dört şubata gelen zaman diliminde tam olarak evrende bir senemi daha doldurdum. Yaratılış efsanemi merak ediyorsanız genel olarak kendimi tanımladığım hakkımda sayfasına göz atabilirsiniz. Biraz size doğum günü hakkında düşüncelerimi ve bu aralar vaktin nasıl geçtiğinden bahsetmeye geldim.

Doğum günü denildiğinde akla ilk gelen şey partilemek, eğlenmek olabilir ama benim için sıradan bir gün olarak kalıyor. Hayatım boyunca doğum günlerini olduğundan fazla önemsemem fakat önemseyen insana kötü gözle de bakmam. Doğum günü benim için bir dost meclisi olarak kalır hep. Zaten doğaçlama yaşayan adamdan neden özel günlere anlam yüklemesini bekliyorsunuz ki? Doğaçlama yaşıyorum dedim değil mi? Günde 12 saat çalıştığım sigortalı işime gidip gelmek dışında bir plan yapmıyorum artık, eh kötünün iyisi bir maaş da alıyorum. Doğum günümde de ne yapacağımı planlamadım, daha doğrusu evde kış ayına girmiş ayı gibi yatmak istedim desem yeridir. Mevsimlerden kış ve ben her geçen gün istikrarla kilo alıyorsam bu hiç de saçma bir istek olmamalı. Sağ olsun birkaç kuzen ve dostlar bu planımı uygulamaya koymamı engellediler.

4 Şubat 2017, Karaköy
Evet, çılgın doğum günümden bir fotoğraf. Karaköy’de o meşhur kedili graffitinin önünde bir fotoğraf.

Doğum günü denince bir yandan üzülüyorum bir yandan da seviniyorum nedense. Sürekli yaşlanıyorsunuz ve ben bu yüzden üzülüyorum, açıkçası çocukluk yıllarımı, gelecek kaygısı yaşamadığım o en verimli çağlarımı özlemiyor değilim. Güzel tarafı ise dostlar tarafından hatırlanmak sadece, siz buna ne derseniz deyin artık. Hadi şimdi hepimiz birbirimizin gözlerinin içine bakalım ve yalan söylemeyi bırakalım. Doğum gününüzü pek önemsemezsiniz ama birileri kutlamadığında da bir kırgınlık yaşarsınız değil mi? Tamam işte güzel tarafından bahsettiğim olay bu! Sevdiklerinizle kutlayınca bu olay daha güzel oluyor.

Tamam, bu kadar olumlu düşünmek yeter. Şimdi asıl gerçeklerden bahsedelim. Her birimiz birey olarak sürekli büyüme gösteriyoruz ve hayatımızın aslında ne kadar da iyi gitmediğinin farkındayız değil mi? Yaşlandığımızı, çabucak geçen günleri, yapmam deyip yaptığımız hataları, yirmi küsur yaşına gelip hala istediğimiz yere varamadığımızı neden kutlasın ki insan. İyice manik depresif belirtileri salmaya başladım kalbim kadar tertemiz şu paragraflara, tamam burada kötümserliği de bitirelim. Siz yine de benim doğum günlerimi kutlayabilirsiniz ama hediye kabul etmiyoruz.

Aslında özetle doğum günü dediğimiz gün Facebook isimli sosyal mecra olmasa hatırlayacak insanların sayısının bir elin parmağını geçmeyeceği sadece bir gündür. Olsun, ben 23 oldum ve çok yakın bir iki dostumla birlikte çok eğlendim.

4 Comments

  1. Bana çok sıradan gelen bir gün çocuklar için hadi on yaşına oda çok da filan okey hadi yaşlılar için gönül almak sevindirmek tamam ama orta yaş kesenin bana değişik hele pastalar hediyeler abartı geliyor hep yapım ile herhalde 😁😁😁

  2. Ali

    Yine de biz standartları bozmayalım. Doğum gününüz kutlu olsun!

  3. Vay be Oktay blogcu zamanlarından bu zamanlara, ne günlerdi be seni gördükçe aklıma geliyor koskoca mazi 🙂

    • Oktay

      Selam Yasin, yorumun beni mutlu etti ne söyleyeyim 🙂 Gözümde canlanır koskoca mazi, blogcu.com nerede biz neredeyiz 😀

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.